e posta pazarlamanin 7 altin kurali

E-Posta Pazarlamanın 7 Altın Kuralı

Yiğit Nail Çiğdem Pazarlama

İlk e-postanın 40 yıl önce gönderildiğini düşünecek olursak, mesajlaşma sistemlerinin ve sosyal medyanın gelişimine rağmen halen e-posta göndermeye devam ediyoruz. E-posta pazarlama, anlamlı sonuçlar almak isteyen birçok işletme için hala güvenilir bir pazarlama yöntemi. Bu yöntem, güven oluşturma, potansiyel müşterilerle iletişimi sürdürme ve onları müşteriye dönüştürme noktasında başarıyla var olmaya devam ediyor. Bu yazımızda e-mail marketing kurallarını inceleyeceğiz.

E-Posta Pazarlama Kuralları

E-posta pazarlama için işe yaradığı kanıtlanmış çok sayıda teknik ve ipucu bulunuyor. Bu yüzden işletmelerin, e-posta pazarlamaya başlamadan önce muhakkak aşağıda yer alan kurallara uyan bir yapıya bürünmesi gerekiyor.

1. Hedef Kitleyi Segmentlere Ayırma

Her işletme iyi giden bir e-posta pazarlama sürecine sahip olduğunu düşünür. Ancak her e-posta, mail veritabanında yer alan herkese hitap etmez. Bu yüzden e-posta pazarlama faaliyetleri için, veritabanında bulunan kitleleri segmentlere ayırmamız gerekir.

Hedef kitleyi segmentlere ayırarak, hem içerik hem de teklifler bakımından spesifik işler çıkarabiliriz. Potansiyel müşterileri içeriklerle beslerken, daha önce satın alım yapmış müşterilere indirim kodları gönderebiliriz. Her ne kadar bu iki örnek basit kaçsa da, kitleleri segmentlere ayırmak sonsuz olasılıklar doğuracaktır.

Elbette her işletmenin ve her sektörün kendine has hedef kitle segmentleri olabilir. Ancak kitlesini ilk kez segmentlere ayıracak olan ve henüz fikir sahibi olmayan işletmeler için 4 basit hedef kitle segmenti şunlardan oluşabilir: Coğrafi, demografik, psikografik ve davranışsal.

Coğrafya bazlı segmentasyon kriterleri:

  • Ülke
  • Şehir
  • Dil
  • İklim
  • Nüfus
  • Bölge

Demografik segmentasyon kriterleri:

  • Yaş
  • Cinsiyet
  • Gelir
  • Eğitim
  • Sosyal statü
  • Aile
  • Yaşamın evresi (Gençler – Yaşlılar)
  • Meslek

Psikografik segmentasyon kriterleri:

  • Yaşam tarzı
  • İlgi – Görüş
  • Endişeler
  • Kişilik
  • Değerler
  • Tutumlar

Davranışsal segmentasyon kriterleri:

  • Fayda beklentileri
  • Satın alma eğilimi
  • Niyetler
  • Müşteri durumu
  • Marka sadakati
  • Yaşam döngüsünün aşaması

E-postaları hedef kitlemize daha çekici hale getirmek, başarılı sonuçlar almamızın önünü açacaktır. Yapılan araştırmalar, e-posta pazarlama kampanyalarını segmentlere ayıran pazarlamacıların gelirlerinde ortalama %700’lük bir artış yaşadığını ortaya koyuyor. Bu da kitleyi segmentlere ayırmayı, emek harcamaya değer bir kural haline getiriyor.

2. E-Bülten Gönderme

Bültenler, blog yazılarımızı, webinarlarımızı veya diğer haberlerimizi mail veritabanımıza tutarlı şekilde göndermenin harika bir yoludur. Ayrıca, segmentlere ayrılan hedef kitle ile doğru iletişimi kurmak için bize çeşitlilik de sağlarlar. Süre aralıkları işletmelere ve sektörlere göre değişse de, haftalık, aylık ya da 3 aylık periyotlarla bülten göndermek doğru olacaktır. Bültenler sayesinde marka adımız her zaman hedef kitlemizin gelen kutusunda var olarak bilinirliği artırırken, yüksek kaliteli içerikler sayesinde güven de oluşturabiliriz. Bu yüzden dünyada pazarlamacıların 3’te 1’i e-bültenleri potansiyel müşterilerle iletişimde kalmanın en iyi yolu olarak görüyor.

Dünyada hiç kuşkusuz pazarlamacıların tercih ettiği en güçlü içerik türü blog yazıları. Pazarlama faaliyeti yürüten işletmelerin %93’ü blog yazıları hazırlıyor. Ancak bültenler de hiç düşük oranlara sahip değil. Dünya genelinde pazarlama faaliyetleri için e-bültenleri tercih eden işletmelerin oranı %77. Bu yüzden bültenlere de tıpkı blog yazılarına verilen önem kadar önem vermek gerekiyor.

E-bültenleri hazırlamanın birçok farklı yolu var. Eğer pazarlama ekibi çok fazla içerik oluşturuyorsa, en son webinarları, podcastleri, videoları ve blog yazılarını ekleyerek bültenler oluşturulabilir. Eğer sektörün kendisine has yoğun bir haber akışı varsa, bunları da bültenlerde toparlayabilir ve kitleye sunabiliriz. Bu haberleri yorumlayan bir giriş yazısı yazarak, müşterilere “alanında uzman bir marka” olduğumuzu gösterebiliriz. Tüm bunların yanında farklı farklı içerikler de gönderilebilir. Ancak marka için neyin işe yaradığını tespit edersek, boşa kürek çekmemiş de oluruz.

3. Kurallara Uyma

Her ülkenin kendisine has e-posta yasaları vardır. Spam kuralları, KVKK yasaları ya da ticari e-posta yasası gibi mevzuatlar hakkında bilgi sahibi olmamız ve yanlış hareket etmememiz büyük önem taşır.

Genel olarak bu yasalar e-posta pazarlamanın temelini oluşturur. Çünkü e-postalarımızı bu yasalar çerçevesine oturtarak hazırlarız. Her e-postada mutlaka bir abonelikten çıkma butonu olmalıdır. Aynı zamanda e-postayı gönderdiğimiz mailin düzgün bir ismi olmalı ve spam mail adresi gibi görünmelidir. Spama benzeyen mail adresleri ya da içerikler, hedef kitlenin hızlıca abonelikten çıkmasına neden olur.

4. Markayı Öne Çıkarma

E-posta pazarlamasında marka açıkça öne çıkarılmalıdır. Böylece e-postalarımız tutarlı olur ve kitlemizde marka bilinirliği oluşmaya başlar.

Sade bir arka plan ve mail içeriğiyle görsel uyumu yakalandığında, rahatlıkla en başa markamızı yerleştirebiliriz. Ancak bu demek değildir ki her zaman sade arka planlar ve uyumlu içerikler kullanmalıyız.

E-postada markayı doğru konumlandırırsak ve bunu bir formata dönüştürürsek, zaman içerisinde yaratıcı ve daha farklı tasarımlar da hazırlayabiliriz. E-posta pazarlamasında kullanılabilecek farklı farklı tasarımların olduğu ve kullanıma açık örnekler internette bulunuyor.

5. E-Posta Pazarlama Takvimi Belirleme

Bir işi “yapılacaklar listesi” içerisine dahil etmezsek, unutabiliriz. Taslak olarak hazırlanmış bir planımız yoksa, ekibin yeni planlar yapması ve sizin iş planınızı değişikliğe uğratması kaçınılmazdır. Geriye dönük bir yapılacaklar listemiz yoksa, zaman zaman dün ne yaptığımızı bile unutabiliriz. Peki, iş dünyasında planlı olmanın bu kadar faydası varken, e-posta pazarlamasında planlı olmamak doğru olur mu?

Bir e-posta pazarlama takvimi hazırlamak, neyi, ne zaman hazırlamamız gerektiği noktasında bize yol gösterir. Bununla beraber, geriye dönüp baktığımızda, e-posta pazarlama sürecimizle ilgili geçmişe dönük ayrıntıları da keşfedebiliriz. E-posta başlıkları, etkileşime girdiğimiz kitle segmentleri, gönderdiğimiz teklifler takvimizde kolayca gözlemlenebilir olur. E-posta pazarlamasında planlı hareket etmek, geçmişe dönük performans analizi yapmamıza da yardımcı olur. Takvim oluşturmak için Monday, Trello gibi sitelerden ya da Google’ın e-tablolarından faydalanabiliriz. Önemli olan kolay ve hızlı olması. Plana sadık kaldıktan sonra takvimin nasıl göründüğü pek önemli değil.

6. İçerik Kalitesini Arttırma

Şu gerçeği unutmamak gerekir ki, herkes pazarlama e-postalarımızı açmayacak. E-postalar, kontrol, kişiselleştirme ve ölçeklendirme sağlamasıyla, en iyi pazarlama stratejilerinden birisidir. Ancak dünyada her gün ortalama 300 milyar e-posta gönderildiği göz önünde bulundurulursa, çoğu e-postanın hiç açılmadan silindiğini düşünebiliriz.

Her gün gelen onlarca mail arasında rekabetçi olabilmek için, içerik gücünü arttırmaya odaklanmamız gerekir. İşe mail başlıklarından başlamalıyız çünkü, başlıklar bir mailin açılmasıyla, açılmaması arasındaki farkı belirler. İlgi çekici, göz alıcı ve okuyanı devamını okuma isteğine sürükleyici olmalılardır.

Devamında, e-postanın ilk cümlesini doğru belirlemeliyiz. Hem başlıkla uyumlu hem de başlıktaki çağrıyı destekleyici olması gerekir. Örneğin başlık “Cihazınızda yer açmak için dosyalarınızı silmek zorunda kalmayın!” şeklindeyse, mailin önizlemede gözüken ilk cümlesine “Cihaz hafızanız doluysa şimdi %50 indirimle bulut depolamaya geçin!” yazabiliriz.

E-postaların gövde kısımları için, hedef kitlemize uygun içerik hazırladığımızdan emin olmalıyız. Böylece kişiselleştirilmiş bir e-posta göndereceğimiz için, doğrudan müşteriyle konuşuyor gibi olur ve onu Call to Action butonuna yönlendirebiliriz.

Diğer bir konu da yine biraz planlama ile ilgili. E-posta pazarlaması için hazırlayacağınız takvimde, hazırlama ve gönderme planlarının arasına bir “düzeltme” süreci ekleyin. E-postaları göndermeden önce ikinci bir gözün inceleme yapmasından zarar gelmez. En kötü ihtimalle utanç verici yazım hatalarından kurtulmuş oluruz.

7. A / B Testleri Yapma

Tüm bu e-posta pazarlama kuralları, daha fazla kişiselleştirme, daha düzenli olma ve daha iyi içerikler hazırlamaya yönelik olduğu için, nihayetinde daha iyi e-postalar göndermemize yardımcı olur. Ancak, e-postaları geliştirmeye devam etmek için, kitlemizde neyin işe yaradığını bulmaya devam etmeliyiz. Bunun için de testler yapmak zorundayız.

Bunu yapabilmenin en iyi yolu, düzenli olarak A / B testleri yapmaktır. E-postadaki bir değişkeni iki farklı şekilde hazırlayıp, kitlemize yarı yarıya aynı anda gönderebiliriz. Böylece hangi sürümün daha iyi performans gösterdiğini görebiliriz. 

A / B testi yapabilmek için uygun değişkenler genel olarak şunlardır:

  • Başlık
  • Önizleme metni
  • CTA’lar
  • Tasarım
  • Teklif
  • Gönderim günü
  • Gönderim saati

Genel olarak yukarıdaki değişkenler yaygın olduğu için, bunlardan başlanabilir. Hedef kitleyi tanımaya başladıkça farklı değişkenler üzerinde de testler yapılabilir. Örneğin, bir başlık emojiliyken, diğer başlık emojisiz yapılabilir. CTA butonlarında renk değişiklikleri yaparak, hangi renkte daha fazla tıklama alındığı ölçülebilir. Kitlemiz hakkında ne kadar çok şey bilirsek, A / B testlerini o kadar çeşitlendirebiliriz. Böylece pazarlamamızı giderek daha fazla kitlemize uygun hale getiririz.

Türkiye’nin en gelişmiş bulut ERP programı DİA ile şirket yönetiminizi kolay, hızlı ve pratik şekilde yapabilir, pazarlama faaliyetlerine daha fazla vakit ayırabilirsiniz. Bilgi almak için aşağıda yer alan formu hemen doldurun!